Karanlık büyüleyiciydi. Rose bunu daha önce fark etmediği için kendine kızdı. Uzaktaki sesleri duyabiliyor, karanlıkta çevresini görebiliyor ve hiçbir şeyden korkmuyordu. Damon Rose’u elinden tutmuş çekiyordu. Bir mezarlıktaydılar. Damon Rose’a bir şeyler öğrenmesi gerektiğini söylemişti. Rose bunu hatırlayabiliyordu. Şimdi durmuşlardı. Rose hayretle etrafına baktı. Mezarlıktaki eski harabedeydiler. Rose insanken burada en yakın arkadaşı Katherine ile oynardı. Ama artık Rose bir insan değil bir ölüydü. Bir vampir.
Damon Rose’a dört-beş metre ileride oynaşan sevgilileri gösteriyor ve “ Git ve al! Onlar senin yemeğin! ”diyordu.
Rose dehşetle Damon’a döndü. Bunu yapmak istemiyordu. Bu yanlıştı. Onları öldürmeyecekti (yemeyecekti).
Damon kızın elini biraz sıktı. Sinirlenmişti.“ yapmazsan ölürsün Rose! ” dedi. Sesinde sinirle karışık yalvarma vardı. “ Onlar senin için var! Onlar senin yemeğin! İnsanlar bizim için var Rose! Senin önünde diz çökmek zorundalar. Sen onlardan daha güçlüsün! ”
Damon Rose’a resmen yalvarıyordu. Kızın elini biraz daha sıktı. Bu sefer gerçekten sinirliydi.
Rose onu daha fazla kızdırmanın akıllıca olmayacağını düşündü. Aynı zamanda acıkmıştı da. Gözlerine Damon dan oynaşan çifte çevirdi. Sonra tekrar Damon’a baktı. Bir onay bekliyordu. Damon bu onayı vermeye zaten gönüllüydü. Başını öne arkaya sallayarak onayı vermiş oldu. Hızlı bir hareketle çifte yaklaştı ve yanlarında durdu. Genç kız ve delikanlı Rose’u hala fark etmemişlerdi. Rose delikanlıyı genç kızın üzerinden aldı ve büyük bir açıkla delikanlıyı boynundan ısırdı. Genç kız korkuyla çığlık atmaya başladı. Bağırsa bile hiç kimse onu duyamaz ve yedemezdi. Hem duysa bile duyan kişide ölürdü. Rose kanın tadını almıştı bir kere. Rose kendini durduramadı ve aslında durdurmakta istemedi. Kızın boynuna çöktü ve onu da ısırdı. Damon büyük bir hayranlıkla Rose’u izliyordu. Rose kan dudaklarına değdiği andan itibaren sonsuzluğun bir parçası olmuştu. Artık sonsuza kadar yaşayacaktı. Damon cesetlerin yanına diz çöktü. Durumlarına baktıktan sonra Rose’a bakıp güldü.
Rose çok güçlüydü. Açlığı da gücüne göre diğer yeni doğan vampirlere göre fazlaydı.
Damon bunu takdir ediyordu. Rose’u neden bu kadar çok sevdiğini anlayamıyordu ama onun için ölmeye değeceğini düşünüyordu. Damon bir ateş çıkarıp cesetleri yaktı ve daha sonra Rose ile birlikte ormanın derinliklerindeki kulübeye gittiler. Damon Rose’a kendi gömleklerinden verdi çünkü kendi kıyafetleri tamamıyla kan olmuştu. Tabi ikisinin de tahmin ettiği gibi gömlek Rose çok büyük gelmişti. Bu durum Damon’a çok gülünç gelmişti. Kahkahalara boğulmak üzereydi ki Rose’un bitkinliği dikkatini çekti.
Rose Damon’a dönüp“ çok yorgunum biraz uyumak istiyorum ” dedi.
Yatağa doğru yürümeye başladı. Yatağa yattı ve yorganı başına kadar çekti. Yorganın üzerinden Damon’a baktı ve nazlı bir şekilde yatağa vurarak Damon’a seslendi.
“ Gelmek ister misin? Sadece uyumak için. ”
Damon’ın gözleri bir an için parladı. Yatağa doğru yürüdü. Yatağın yanına geldiğinde yorganı açtı ve yatağa uzandı. Yattıktan sonra yorganı kapattı. Yatakta Rose’a doğru yaklaştı sonra Rose’u tutup kendine çekerek göğsüne bastırdı. Rose içini çekerek Damon’a biraz daha sokuldu. Sonra derin bir uykuya daldı.
* * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * *
Rose uyandığında Damon’ı yanında bulamadı. Damon yerine bir not vardı. Notta şöyle yazıyordu; Rose önemli bir işim var! Gelince söylerim! Senden istediğim tek şey kulübeden çıkma. Lütfen! Çünkü kimse yaşayan bir ölü ( vampir ) olduğunu bilmiyor. İnsanların dünyasında ölüsün… Unutma!
Bu işin en sıkıcı tarafı buydu. Artık arkadaşları olmayacaktı. Okula gidemeyecek, sıcak yatağında uyuyamayacaktı. O artık bir vampirdi. Yaşayanların dünyasında ölmüştü. Peki ya en yakın arkadaşı Katherine! Katherine Rose’un yeni halini kabullenebilir miydi? Artık Katherine ile aralarında bir fark vardı. Katherine bir av Rose ise bir avcıydı. Rose kafasını iyi yana salladı. Bu düşünceleri kafasından atmaya çalışıyordu. Rose Katherine’i seviyordu ve hiçbir şey onları ayıramazdı. Bunların hepsi saçmalık diye düşündü Rose. Bu akşam gidip Katherine’i görecekti. Kulübenin kapısı açıldı ve Rose’u derin düşüncelerinden alıp gerçek dünyaya götürdü. Kulübeye giren Damon dı. Damon’ın yüzünde büyük bir gülümseme vardı. Cebinden bir şey çıkardı.
Ah! Tanrım! Diye düşündü Rose. Damon ona bir yüzük verecekti. Damon Rose’a doğru yaklaştı. Yüzüğü kutusundan çıkardı ve Rose’un önünde diz çöktü.
Rose çok heyecanlıydı. Fakat bu iyi yönde değil kötü yönde bir heyecandı.
Rose Damon’ı sevmiyordu. Damon eğlenceliydi ve Rose sadece eğleniyordu.
Damon konuşmaya başladı “ Çok güçlü olduğunu biliyorum fakat sende diğer vampirlere olduğu gibi güneşe çıktığında canın yanıyor. ”
“ Arkandan gelmemi engelleyen tek şey buydu. ”dedi Rose. Yalan söylüyordu. Fakat bu konuda çok iyi olduğu için Damon yalan söylediğini anlayamadı.
Damon bu söze gülmek istiyordu ama yapmadı çünkü gülerse bu ciddi ortam dağılırdı.
“ Bu yüzden ”dedi Damon. “ Sana bunu getirdim. ”Şimdi elindeki yüzüğü gösteriyordu.
“ Bu yüzüğü takınca güneş sana zarar veremeyecek. ”
“ Bende zannetmiştim ki… ”dedi Rose fakat sözünü yarıda kesti. İçi rahatlamıştı doğrusu.
“ Ne zannetmiştin? Evlilik teklifi filan edeceğimi mi? ”Damon gülüyordu.
“ Biz vampirler evlenmeyiz! ”dedi Damon.
“ Damon çok geç olmadan sana bir şey söylemeliyim. ” dedi Rose büyük bir üzüntüyle.
“ Seni bekliyorum aşkım. ”dedi Damon gülerek.
“ Lütfen! Lütfen bunu söyleme! Bana ‘aşkım’ deme. Seni sevmiyorum Damon! Seninleyken eğleniyorum ama seni sevmiyorum üzgünüm.”
Damon’ın yüzündeki gülümseme gitmiş yerini hüzne bırakmıştı.
“ Rose… Seni yalnız bırakayım. ”dedi. Damon çok üzülmüştü. Damon ayağa kalktı ve kapıya yöneldi. Kulübeden çıkıp gitti. Rose kendini yatağa attı. Bu çok kötü olmuştu. Tek arkadaşı gitmişti. Şimdi onu kim eğlendirecekti? Birden aklına Katherine geldi. Yüzüğü yatağın üzerinden alıp parmağına geçirdi ve kulübeden çıktı.
* * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * * * ** * * * * * *
Katherine yatağına uzanmış müzik dinliyordu. Rose önce ona görünüp görünmemek konusunda kararsız kalmıştı fakat sonra pencereye eliyle iki kez vurdu.
Tık tık…
Katherine çok düşük seste müzik dinlediği için bu sesi duydu. Perdeyi açıp pencereye baktı. Önce gözlerine inanamadı ama sonra çığlık atmamak için iki eli ile ağzını kapadı.
Katherine Rose’u içeri alıp almamak konusunda tereddüt ettiyse de pencereyi açtı ve Rose pencereden içeri süzüldü.
“ Sen öldün! ” dedi Katherine. “ Bunların hepsi hayal gücümden ve gittiğinde çok üzüldüğüm için oluyor. ”Katherine gözlerini bir kez kapatıp açtı.
Rose’un hala karşısında olduğunu gördüğünde Rose’a tüm gücüyle sarıldı. Rose bu sıcak sarılmaya karşılık verdi. Arkadaşını çok özlemişti.
Rose Katherine’e yaşadığı olayların tamamını anlattı. Damon dan konuşurlarken birkaç kez güldüler. Sonuçta artık Rose’un Damon’a ihtiyacı kalmamıştı. Artık bir arkadaşı vardı. Rose bunları Damon’ın duyduğunu bilmiyordu. Ama Damon her kelimeyi ve düşünceyi duymuştu.
Damon çok sinir olmuştu. Elinde bir kazıkla Rose’un Katherine’in evinden çıkışını izledi ve karşısına çıktı.
Rose Damon’ın elindeki kazığı görmüştü.“ Damon burada ne yapıyorsun? ”diye sordu şüpheyle.
Damon biraz gülümsedi. Sonrada şu cevabı verdi.
“ Seni öldürüyorum! ” dedi. “ İkinci kez !”
Kazığı Rose’un tam kalbine sapladı ve hafifçe çevirdi. İşte olmuştu. Damon sevdiği kadını öldürmüştü. Damon Rose’un cesedini saklamaya bile gerek duymadı. Ormanın içine girdi ve gözden kayboldu.